Açık dünya, aksiyon, kırılan kemik sesleri, patlayan silahlar, merak uyandıran son, Uzak Doğu Dövüş Sanatları ve“Plot Twist”leri sever misiniz? Şahsım adına, evet. Aslında az evvel sormuş olduğum soruyu biri bana yöneltecek olsa “Evet” yerine, “Birader Sleeping Dogs’u oynadım be…” diye cevap verirdim. Evet Sleeping Dogs bu saymış olduğum tüm ibareleri içinde barındıran ve güzelce harmanlayan bir yapım. Game Developers Conference ve Gamescom 2012’de tanıtılan oyun, az da olsa ilgi çekmeyi başarmıştı; sonuçta Hong Kong/Çin’de geçecek bir açık dünya oyunu olması bile yeterince cezp ediciydi. 2012 Ağustos ayında PC, PS3 ve Xbox 360 platformları için sessiz sedasız piyasaya sürülen Sleeping Dogs aslında çoğu büyük firma tarafından yapılan geri dönüşler sonucunda gayet başarılı görünüyordu. Ve bu oyun daha bir yılı doldurmadan 1.5 milyon kopya satmayı başarmıştı. Bu başarının şerefine oyunun gelişmiş sürümü olan “Sleeping Dogs Definitive Edition” 2014 Kasım ayında PC, PS4 ve Xbox One için çıkışını gerçekleştirmişti. Tabi internetten PS4 oyunlarına bakarken ara ara önümden geçiyordu; fakat pek oralı olmuyordum. Sonuçta ismi duyulmadıysa ya da fazla reklamı yapılmadıysa iyi bir oyun olamaz(!) değil mi?
Oyunumuzun konu olarak, Leonardo Di Caprio ile Matt Damon’un başrollerini paylaştığı ve aynı zamanda Jack Nicholson’ın da önemli bir yere sahip olduğu “The Departed” filmini, dövüş mekanikleri açısından Batman Arkham serisini ve tasarım açısından da GTA serisini rol model aldığını söyleyebilirim.
Sahipsiz Hong Kong
İncelememize her zaman olduğu gibi senaryo ile başlamak istiyorum. Karakterimizin adı Wei Shen. Kendisi oldukça atletik, ne kadar atletik bir o kadar güçlü, hızlı mı hızlı, “Uf ne biçim bir adam bu?! Resmen Ninja be!” diyeceğiniz türden bir arkadaş.
Oyunumuza yağmurlu bir havada, hızlı bir kovalamaca ile ani bir giriş yapıyoruz. Biz önde, polis arkada derken sonunda yakalanıyor ve nezarethaneye atılıyoruz. Orada çocukluk arkadaşımız Jackie’yi görüyor ve hasret gideriyoruz. Jackie bariz ayak takımından, vasıfsız, çelimsiz, küçük adam rolünde kendisi; ama Wei’de yeri çok ayrı olan bir arkadaş. Jackie bizi, kendisinin de içinde bulunduğu bir çeteye davet eder; biz de, “Destur, biraz düşüneyim.” der ve yol veririz. Ardından müfettişimiz Thomas Pendrew ve yardımcısı Raymond Mak ile görüşüyoruz. Durumu onlara aktarıp, “Sun On Yee” çetesi ile ilgili bir bağlantı bulduğumuzu ve istersek çeteye katılabileceğimizi söylüyoruz. Sun On Yee çetesi özetle; şehrin en azılı çete liderlerinin işbirliği içinde olduğu bir imparatorluk. Ardından Jackie bizi Sun On Yee imparatorluk üyesi ve “Water Street Gang” isimli çetenin lideri olan Winston Chu ile tanıştırır. Bu arkadaş biraz dengesiz; ne zaman, ne yapacağını kestirmek zor oluyor. Tabi bir çeteye giriyorsanız muhakkak kendinizi kanıtlamak zorundasınız; yoldan her geçeni almıyorlar elbette. Winston bizi, baş düşmanı olan ve aynı zamanda çocukluk zamanlarımızdan da tanıdığımız; “Jade Gang” çete lideri de olan “Dogeyes” ile ilgili görevlere gönderir ve oyunumuzun hikayesi bu şekilde başlar.
Açıkçası Sleeping Dogs oyunu senaryo konusunda beklediğimin üstünde bir performans sergiledi ve beni ters köşeye yatırdı. Detaylı ara sahneler, karakter animasyonları, sert bir üslubun içinde bulunduğu diyalog kurgusu ile senaryo konusunda gerçekten iddialı bir yapım olduğunu kanıtladı.
“Peki anladık, senaryoya böyle bir girizgah yapılmış; adamımız belli ki köstebek olacak, peki sonrası nasıl?” diye soruyorsanız olay tam burada başlıyor. Sun On Yee imparatorluğu, Winston Chu ve yaverleri, Dogeyes ile fedaileri ve yer altı dünyasının diğer önemli isimleri de senaryoya dahil oldukça, oyun bambaşka bir hal almaya başlıyor.
Oyun Mekanikleri
Senaryo hakkında spoiler vermeden anlatabileceklerim bu kadardı; yavaş yavaş oyun mekaniklerine geçiş yapıyorum. Oyunda 5 çeşit silah kategorisi altında indirilebilir içeriklerle birlikte 40’ı aşkın silah bulunmakta. Bu silahları geliştirme veya modifiye etme şansımız bulunmasa da oyunda silah konusunda sıkıntı çekmeniz pek mümkün görünmüyor. Zaten oyun içerisinde silah taşımanız çok da şart değil. Oyunumuz genel olarak yakın dövüşü baz almakta. Yani şehirde bir çete varsa direk aralarına atlayıp olağan üstü yeteneklerimizle ağız, burun demeden giriş gerçekleştirmek mümkün. Şunu da söylemeden edemeyeceğim, bir oyunda rakipleri dövmek hiç bu kadar lezzetli olmamıştı! Bulunduğunuz ortamda rakibi etkisiz hale getirmek için çeşitli envanterler de oluyor. Düşmanı keser makinesine sokmaktan tutun da kafasını çöp konteynırında ezmeye kadar birçok seçenek, bulunduğunuz mekana göre değişkenlik gösterebiliyor. Birebir dövüşlerde rakibinizin kemiklerini çeşitli teknikler sayesinde kırmak da cabası! Silahlı bir grupla karşılaşacaksanız oyun size muhakkak bir tane temin ediyor. Ya görev başlarken gösterilen animasyonlarda bir çete üyesinden alıyorsunuz ya da arkası dönük ve eli silahlı olan rakibinizi indirip onun silahını alıp çatışmaya giriyorsunuz. Açıkçası silahlı çatışmaların pek tat verdiğini söyleyemeyeceğim; özellikle Mafia serisini oynadıktan sonra. Çünkü ne silahlara özgü bir geri tepme sistemi mevcut ne de düşmanlar sizi zorlamaya yakın.
Sürüş Dinamikleri ve Yapay Zeka
Sleeping Dogs harita anlamında gerçekten detaylı ve bir o kadar büyük. “Büyük harita büyük sorumluluk gerektirir.” Bu sebeple araçlar da bir hayli önemli. Oyunumuzda arabalar, motorlar ve tekneler de dahil olmak üzere tam 75 araç mevcut. Satın aldığımız ya da bize hediye edilen araçlara, “P” ile gösterilen şehirdeki tüm otoparklardan ulaşabiliyoruz. Her açık dünya oyununda olduğu gibi bunda da aracınızı beğenmediyseniz dilediğiniz gibi çalıp çırpabilirsiniz; ancak çaldığınız araçlara sahip olmanız ve otoparklarda bulundurmanız mümkün değil. “Peki her şey tamam da sürüş dinamikleri ne durumda?”. Aslında en başta alışmakta zorlansam ve her ne kadar hoşuma gitmese de alıştıktan sonra gerçekten iyi bir sürüş dinamiği olduğu kanaatine vardım. Tek sorun, saatte 200Km hızla giderken frene bastığınız anda “cart” diye virajı alıyor olmanız biraz gerçek dışı. Ancak genel olarak oyunun sürüş dinamiklerinden bahsetmem gerekirse gerçekten birçok oyundan daha iyi bir sürüş tekniği olduğunu söylemezsem ayıp etmiş olurum. Öyle ki; oyunun açık dünyası içerisinde başlı başına yarış görevleri var. Bu yarışları kazandığınız durumda hiç de azımsanmayacak derecede meblağlar kazanıyorsunuz.
Araç Listesine Buradan Ulaşabilirsiniz.
Eğer oynadığınız oyun açık dünya tarzındaysa ve siz bir çete üyesiyseniz kovalamaca sahneleri kaçınılmaz oluyor. Gerek polislerle gerek diğer çete üyeleriyle olsun birçok görevde bu kovalamaca sahnelerine şahit oluyoruz. Arabayı sürerken silah kullanabiliyor, düşmanın lastiklerini patlatabiliyor ve arabaların yanlarından geçerken direksiyonu kırıp arabaları yoldan çıkartabiliyoruz. Bu da kovalamaca sahnelerini eğlenceli kılıyor.
Yapay zeka özetle, fena değil. Gerek bire bir dövüşlerde, gerek çetelerle silahlı çatışmalarda gayet iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Sipere sığınmak ya da gard alma konusunda bir sorunları yok. Ancak şehir içinde araba kullanan vatandaşlara buradan sesleniyorum, “Ehliyet herhalde kasaptan!”. Siz kovalamaca sahnelerinde, “Aman biraz acele edeyim.” dedikçe tam önünüzdeki araba -ne hikmetse- “pat” diye önünüze kırıveriyor direksiyonu. Bu yapay zekadaki bir açık mı? Yoksa oyunu biraz zorlaştırmak adına kasten yapılmış bir strateji mi? Bilemiyorum; ancak sinir bozucu olduğu kesin.
Taksim Meydanı’nı Görür Gibiyim…
Oyunun senaryosu, karakter analizi ve oyun mekaniklerinden sonra gelelim oyunumuzun açık dünyasına. Daha evvel, geniş ve detaylı bir haritaya sahip olduğumuzdan bahsetmiştim. Durum böyle olunca şehirde gezilecek çok yer oluyor; ancak görülecek yer var mı? Orası muamma. Kendi adıma; sanırım ben öyle ışıklı, aşırı teknoloji kokan şehirleri pek sevemiyorum; soğuk geliyor. Söylenilene göre yapımcı firmalarımız United Front Games ve Square Enix London, Hong Kong şehrini bire bir yapmışlar; sağ olsunlar “Gidilecek Şehirler Listesi”nden bir şehri sildim. Söylediğim gibi, her ne kadar kalabalık ve yaşayan bir şehir izlenimini verse de soğuk abi! “Gözlerim Mafia 3’teki o sıcak manzaraları, sahil kısımlarını ve batan güneşi aramadı.” dersem yalan söylemiş olurum.
Kalabalık Görevler, Hayırlı İşler
Açık dünya oyunları zaman zaman, “Kardeşim yapmışsınız boydan boya bir harita, git git bitmiyor; ancak boş be, biraz sinerji…” tarzı eleştirilere maruz kalabiliyor. Sanırım Sleeping Dogs bu eleştirilerden ucu ucuna sıyrılıyor. Şehirde öyle fuar, aktivite vb. tarzı yapabileceğiniz çok bir şey yok; en fazla gidip “ramen” yersiniz, bir şeyler içersiniz ya da ne bileyim araba falan satın alırsınız; fakat yan görev sayısı o kadar çok ki şehirdeki aktivite yokluğunu aratmıyor maşallah. Tabii bu “Definitive Edition”un yapmış olduğu bir güzellik. Definitive Edition’u satın aldığınızda oyun adına çıkmış tüm DLC’lere ücretsiz olarak sahip olabiliyorsunuz. Buna silahlar, araçlar, yan görevler, yarışlar… kısaca her şey dahil.
Yan görevler, polis ve çete yan görevleri olmak üzere haritamızda 2 ana başlıkta toplanıyor. Polis görevleri haritamızda mavi tonlarla karşımıza çıkıyor; zaman zaman kendini tekrar etse de oldukça çeşitlilik sağlanmış durumda. Gangsterlerle çatışıyoruz, uyuşturucu çetelerine baskın yapıyoruz, çete üyelerini kovalıyoruz ya da birini rehin almış bir çete üyesine suikast düzenliyoruz. Görevler çok uzun değil; insanı sıkmıyor, hatta eğlenceli bile denilebilir. Gangster görevleri ise haritamızda sarı tonlarda bulunuyor ve "yarışlar ile yardımlar" olarak ikiye ayrılıyor. Yarışlar klasik yarış; söyleyecek pek bir şey yok. Ya rakiplere tozumuzu yutturacağız ya da kaybedeceğiz. Yardımlar ise değişebiliyor. Kimine polisten kaçmak için eskortluk yapıyoruz, kimineyse birilerini dövmede yardım ediyoruz. Ana görevler ise haritamızda yeşil bir kalkan simgesi ile gösterilmekte. Yan görevlerin hepsini yapmanız gerekmiyor; ancak zaman zaman haritanızda ana görevleri göremiyorsanız bilin ki bazı polisiye görevleri yapmakla mükellefsiniz. Tabi her görevin sonunda bir ödül alıyoruz; maddiyatın yanında tecrübe puanları da kazanıyoruz.
Tecrübe puanları 3’e ayrılmakta. Polis, Gangster ve “Face”. Bu tecrübe puanlarını kazandıkça her bir kategori altında, oyun dövüş sahnelerini daha güzel kılmak adına oluşturulmuş yeni beceriler kazanabiliyoruz. Uzak Doğu Dövüş Sanatları hiç bu kadar ilgi çekici olmamıştı. Şunu da belirteyim bazı hareketleri öğrenmek için öyle "Üstüne basayım da öğreneyim." yok! Dojo'ya gidip hareketi bizzat hocasından öğrenmelisiniz.
Bir Garip Müzikler
Her zaman belirttiğim gibi oyun içi müzikler benim için çok önemli; ancak Sleeping Dogs’taki müziklerin pek ilgi çekici olduğunu söyleyemem. Hiçbir şarkı ağzıma dolanmadı ya da çıktığı zaman “Aa şunu dinleye dinleye milleti bir güzel döveyim.” dediğimi de hatırlamıyorum. Müziklere dair tek hatırladığım şey; zaman zaman arkadan gelen sakinleştirici ve -şahsım adına- bir o kadar sinir bozucu yoga müzikleri… Oyunda 10 radyo istasyonu var ve toplamda 210 farklı parça bulunmakta. Tabii zevk meselesi, belki sizin hoşunuza gider. -Pek sanmıyorum.-
Oyundaki bir diğer farklılık ise karaoke yapma imkanı. Bu fena bir deneyim değildi. Club’larda karaoke yaparak kız tavlayabiliyorsunuz. Hatta bazı ana görevlerde buna mecbursunuz.
Müzik Listesine Buradan Ulaşabilirsiniz.
Sleeping Dogs Definitive Edition Alınmalı mı?
Her ne kadar bazı oyunlara benzeyerek toplama bir oyun gibi görünse de yanlış anlaşılmasın, bir kopyalamadan çok derin bir esinlenme mevcut oyunumuzda. Farklı bir coğrafyada geçmesi, karakterimizin iç dünyasında yaşadığı git-geller, “Acaba hala polis miyim? Yoksa bir gangstere mi dönüştüm?” sorusunu her daim size sorduruyor olması ve eşsiz dövüş hissi ile kesinlikle denemenizi tavsiye ediyorum. Özellikle oyunun klasik sürümüne göre optimizasyon sorununun ortadan hemen hemen kalkması, çok sık yaşanan FPS düşüşlerinin artık hiç yok denecek kadar azalması ve tüm DLC’lere ücretsiz olarak sahip olabiliyor olmanız gerçekten iyi bir fırsat. Oyunu denemenizi kesinlikle tavsiye ediyorum.
PS Store’de normalde 89 lira olan oyun, an itibari ile 52 liraya inmiş durumda. Eğer PS Plus üyesiyseniz 16 lira gibi cüzi bir ücretle satın alabilirsiniz. 89 liraya bile değecek bir oyunu, 16 liraya almak; tabiri caiz ise soygundur. İndirim 23.03.2017 tarihine kadar devam edecektir.
İncelemenin sonuna geldik, umarım beğenmişsinizdir. Başka incelemelerde görüşmek üzere. Unutmayın yorumlarınızı bekliyorum.