ABD’nin eski Başkanı Donald Trump’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında yaptığı açıklamalar uluslararası basında geniş yankı uyandırdı. Trump’ın özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu hedef aldığı sözleri, İsrail medyasında “deprem etkisi” yarattı.
Trump’tan Erdoğan’a Övgü: “Sert ama Dürüst”
Trump, katıldığı bir televizyon programında Erdoğan için “zor bir lider, ama sözünün eri” ifadelerini kullandı. Türkiye ile olan ilişkilerinden övgüyle bahseden Trump, Erdoğan ile olan diyaloğunu “her zaman doğrudan ve net” olarak tanımladı.
Netanyahu’ya Sert Sözler: “İsrail İçin Sorun Yaratıyor”
Aynı programda İsrail Başbakanı Netanyahu’ya yönelik sert eleştirilerde bulunan Trump, “Erdoğan’la zor ama açık bir ilişki kurduk. Netanyahu ise hem ABD’ye hem İsrail’e zarar veriyor. Liderlik konusunda Erdoğan kadar cesur değil,” dedi. Bu sözler İsrail’de siyasi tartışmaları alevlendirdi.
İsrail Medyası: “Trump, Netanyahu’yu Canlı Yayında Küçük Düşürdü”
İsrail’in önde gelen gazeteleri, Trump’ın sözlerini manşetlere taşıdı. Haaretz gazetesi, “Trump’tan Erdoğan’a övgü, Netanyahu’ya ise sert eleştiri” başlığını kullanırken, Jerusalem Post, “Netanyahu’yu canlı yayında köşeye sıkıştırdı” yorumunda bulundu. Bazı yorumcular Trump’ın açıklamalarının, İsrail iç siyasetinde yeni bir kriz başlatabileceğini belirtti.
ABD ve Orta Doğu İlişkilerinde Yeni Dönem mi?
Trump’ın bu çıkışı, hem ABD iç politikasında hem de Orta Doğu diplomasi sahnesinde dikkatle izleniyor. Seçim sürecine girilen ABD’de bu tür açıklamaların etkisi merak konusu olurken, Erdoğan-Trump diyaloğu yeniden gündeme taşındı.
Sonuç:
Donald Trump’ın Erdoğan ve Netanyahu hakkındaki açıklamaları, sadece siyasi çevrelerde değil, kamuoyunda da geniş yankı uyandırdı. İsrail basını, bu çıkışı "sürpriz" olarak nitelendirirken, gözler şimdi her iki liderin vereceği yanıtlarda.
ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray'da İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşmesinde, Türkiye'nin Suriye'deki rolünün önemini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok iyi ilişkileri olduğunu vurgulayarak, "O, çok güçlü ve zeki biri. (Suriye'de) Başka kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptı. Hakkını vermek lazım" dedi ve ekledi: "Erdoğan adındaki adamla çok iyi ilişkilerim var. Basının, Erdoğan'ı sevmeme kızdığını biliyorum ama ben seviyorum, o da beni seviyor ve hiçbir sorunumuz olmadı." Türkiye'nin Suriye'de kimsenin yapamadığını yaptığını ifade eden Trump, "Erdoğan çok güçlü ve zeki bir adam. (Suriye'de) Başka kimsenin yapamadığı bir şeyi yaptı. Hakkını vermek lazım." dedi. İşte Trump'ın sözlerine tepkiler...
"Beyaz Saray’daki olumlu havaya rağmen, ABD Başkanı gümrük tarifeleri, rehinelerin iadesi ya da Türkiye ile yaşanan gerilimler konusunda somut taahhütlerde bulunmaktan kaçındı" ifadelerini kullanan Israel Hayom, başlığına da "Trump-Netanyahu zirvesi: Sıcak kucaklaşma, belirsiz vaatler" dedi ve ekledi:Başkan Joe Biden döneminde geçen zorlu dört yılın ardından, Beyaz Saray'daki sıcak buluşmalar ve Trump yönetiminin İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'ya sunduğu dostane ev sahipliğini kıyaslamamak elde değil. Ancak günün sonunda Trump, Netanyahu'ya yeni gümrük tarifelerini kaldırmaya istekli olduğunu söylemedi. Bunun yerine konuyu geçiştirdi ve İsrail'e zaten 4 milyar dolar yardım verdiklerini belirtti. Türkiye konusuna gelince, Trump Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a övgüler dizdi ve kişisel ilişkisi sayesinde iki ülke arasında Suriye üzerindeki anlaşmazlıkları çözebileceğini iddia etti.'TRUMP BEKLENTİYİ KENDİSİ YARATMIŞTI'Peki bu, başbakanın umduğu şey miydi? Genellikle doğrudan ve açık konuşmasıyla bilinen bir ABD Başkanı'nın ağzından net ifadeler çıkmayınca, bunu söylemek zor.Trump, Erdoğan ile arabuluculuk yapma ve İran'ın görüşmelere ciddi şekilde katılmaması durumunda destek sözü verdi. Ancak yeni Amerikan liderinden İsraillilerin "besorot" (müjdeler) dediği türden daha ciddi açıklamalar bekleniyordu yeni Amerikan liderinden.Aslında bu beklentileri geçmişteki görüşmelerde Trump'ın kendisi yaratmıştı. Netanyahu'yu alelacele Beyaz Saray'a davet ettiği, Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanıdığı ve barış anlaşmaları imzalattığı günleri düşünelim.