Bir ileri bir geri ilerleyen altın, günü yeniden yükselişe geçerek kapattı. Altında gelecekte yaşanacak hamlelerin kestirilmesinin oldukça zorlaşması sonrasında, yaşanan dalgalı grafikleri basitleştirerek açıklayan ekonomist İslam Memiş, Türkiye ekonomisini nelerin beklediğini detaylıca anlattı.
14 Mayıs'ta yapılacak seçimlerin ardından hem Türkiye'yi hem de yılın geri kalan bölümünde dünya ekonomisini parlak günlerin beklemediğini aktaran Memiş, yaşanacak daralma ve finansal sorunlardan en az şekilde etkilenmenin formülünü takipçileriyle paylaştı.
SAKIN ALTIN YA DA DÖVİZ İLE BORÇLANMAYIN
Haziran itibariyle Türk lirasında geçmiş yıllarda yaşananlara benzer bir krizin ortaya çıkabileceğini aktaran Memiş, ani bir kur krizinin yaşanması halinde döviz ya da altın ile borçlananların çok ciddi sıkıntılar yaşayacağına dikkat çekerek "Seçimi kim kazanırsa kazansın ekonomi yönetimi değişecek, bu kesin. İktidar kazansa da farklı bir lider de gelse her şekilde Türkiye'deki ekonomik modelin ya da ekonomide söz sahibi olan kesimin değişeceğini tahmin ediyorum ve dolayısıyla bu modelle, yeni isimler ne kadar bağdaşacak. Merkez Bankası'nın bağımsızlığı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı ile olan koordinasyon nasıl ilerleyecek?
Seçimi kenara koyalım, kim kazanırsa kazansın bizi normal bir ekonomi beklemiyor. Bu kadar yoğun zamlar, teşviklerin ardından çok sorunlu bir süreç kapımızı çalacak. Buna karşı hazırlıklı olmak gerekiyor. Bence vatandaşlarımızın dövizle ve altınla borçlanmaması şart. Sakın bu hataya düşmeyin ve geliriniz neyse ona göre borçlanmalısınız. Nakitin varsa ve ev ya da araba almak için kenarda tutuyorsan hemen alacaksın, işine bakacaksın." ifadelerini kullandı.
KKM UYGULAMASI KALDIRILACAK MI? KALDIRILIRSA EKONOMİYİ NELER BEKLİYOR?
21 Aralık 2021 itibariyle başlayan Kur Korumalı Mevduat uygulaması için 'normal olmayan bir süreç' yorumunda bulunan Memiş, seçimden ne sonuç çıkarsa çıksın KKM'ye son verilebileceğini hatırlatarak, bu hesaplardaki paraların ekonomide yaratacağı dalgalanmanın ne olacağına da şu sözlerle açıklık getirdi:
"Şimdi sosyal medyada görülen ortam farklı, sahada görülenler ise farklı. Birbirini ayırmak gerekiyor. Olaylara duygusal bakmamak lazım. Orası farklı bir mecra ve oraya bakarsanız yanılabilirsiniz. Sahaya bakarsanız herkesin gündemi ekonomi, doğal felaketler. herkesin gündemi hayat pahalılığı gibi konular.
Siyasetin gündemine baktığınız zamansa aday adaylıkları, beraberinde adaylıklar, beraberinde de tekrar partiler arası birleşmeler. Burada 3 ayrı senaryoyu saydım size. Şimdi şu sürece baktığımız zaman, bir seçim ekonomisi modeli var elimizde. Bunun ekonomik maliyet tablosu karşımızda kalmaya devam ediyor.
Herkes şunu sorguluyor, her önüne gelen anket düzenliyor. Kime vereceksiniz? Kim kazanacak? diye ama hiçkimse işin sonuç kısmıyla ilgilenmiyor. Sahalarda futbol takımını tutan taraftarlara benzedi durumlar. Kimse liderlerin ya da partilerin verdiği ekonomik taahhütleri masaya yatırıp da, tutarlılığı var mı? doğru mudur diye analiz etmedi.
Proje ile yarışan yok. 104 milyar dolarlık bir deprem maliyetimiz ve seçim ekonomisinin maliyeti de bulunuyor. Çok zorlu bir yol bizi bekliyor. Türkiye Ekonomi Modeli adında kendine yeni bir yol belirledi. Kur Korumalı Mevduat sistemi devam edecek mi? Bu sorunun cevabını bulmamız lazım.
Eğer ettirmeyeceksek, bu sefer soru şu "Bu kadar dövizi nereden alacaksınız". Dolarizasyon karşısında ne yapacaksınız? İkincisi KKM'yi geçtik diyelim, Merkez Bankası'nın belirlediği bir faiz ya da kur oranı var. Bunları yakalayamadığınız zaman ne olacak? En azından %30'a kadar çektiğiniz bir enflasyon hedefi vardı ama deprem yaşandı. Şimdi güncelleme gelecek mi? Hane halkına bu değişiklikler nasıl yansıyacak."
KÜRESEL PİYASALAR YUMUŞAMA MESAJINI VERDİ
Türkiye'de yaşanacak gelişmelerin yanı sıra, uluslararası finans çevrelerinde de önemli kararlar alınacağını belirten ünlü ekonomist, "Ekonomik olarak, 21-22 Mart tarihli toplantılardan FED'in artık biraz daha yumuşama göstereceğine yönelik sinyaller verildi. FED, Avrupa Merkez Bankası ve benzer kurumların hepsi 25 ya da 50 baz puanlık artış yaptı ancak yaşanan banka iflaslarının ardından muhtemelen FED, son bir kez faiz artırımı yaparak kenara çekilecekler. Bu faiz artırımları artık yılın 2. ve 3. çeyreğinde farklı bir hikayeyle yoluna devam edecektir.
Görünen şu, geride kalan 3 ay jeolopolitik ve psikolojik açıların yanı sıra, ekonomik bakımdan da pek iyi geçmedi. Dünya ve insanlık iyi bir yere gitmiyor ve mücadele verilen sonuçlarda ciddi bir sorun var. Enflasyonla mücadele diyoruz ancak beklediğimiz sonucu alamıyoruz. Sosyal adalet ile ilgili hamleler konuşuluyor ancak sokaklar yangın yeri. Deprem felaketi, doğal felaketler gibi şeylerin tüm dünyada aynı anda yaşanmasını da sorgulamak gerekiyor.
Geçen yıl malum benzer anlarda orman yangınları ve seller olmuştu. Bunların da ayriyeten sorgulanması gerekiyor" şeklinde konuştu.
"DEPREMİN EKONOMİK ETKİLERİNİ YAZ AYLARINDA GÖRECEĞİZ"
Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin yol açtığı ekonomik bilançonun henüz net olarak anlaşılamadığını söyleyen Memiş, 11 şehiri etkileyen depremlerin esas etkilerinin yaz ayından itibaren ekonomide gözlemlenebileceğini belirterek,
"Yılın ilk çeyreğinde seçim sürecine giren bir Türkiye ekonomisi vardı. Teşvikler, destekler ve yapılandırmalar derken Şubat ayının ilk haftasında bir deprem felaketiyle karşı karşıya kalan Türkiye vardı. 104 milyar dolar gibi çok ciddi bir ekonomik maliyet sırtımıza bindi. Zaten seçim öncesi bir ekonomik yük vardı, üstüne deprem felaketi de binince ekonomik olarak zor bir sürecin geleceği netleşmiş oldu.
Elbette binlerce yaralı, on binlerce hayatını kaybeden vatandaşımız var. Bu işin en acı tarafı ancak ekonomik tabloya bakılınca, Türkiye'nin daha yılın ilk çeyreğinde bu kadar ağır bir tablo ile karşı karşıya kalması, psikolojik anlamda beklentileri öteledi. Dünyanın her yerinde, Türkiye'ye karşı hem insani, hem de maddi bir destek oldu ve bunlar katkı sağladı. Yılın ilk çeyreğinde olsak da soğuk ve yağmurlu günlerden geçiyoruz ve ekonomik tabloya bakılınca bazı şeyler daha netleşmedi.
Bu depremdeki 11 ilimizin Türkiye ekonomisine katkısı oldukça önemli. Endüstri tarafında, tarım tarafında, her anlamda ciddi katkıları olan bir bölgeden bahsediyoruz. Genele baktığımız zaman yüzde 11 civarında bir ekonomik katkısı var. Bölgedeki mevduat hesaplarında, sanayi tarafında ve tarımsal olarak ciddi bir katkısı var ve hepsini tek tek sıraladığımızda çok ciddi bir ekonomik faaliyet ortaya çıkıyor.
Malum bölgedeki vatandaşlarımız, 11 şehirdeki vatandaşlar tahliye edildi. Dolayısıyla tekrar bir sığınma, ev arayışı ihtiyacı bulundu. Tekrar bölgeye dönüşler olacaktır. Sanayi tarafında yeniden bir ayağa kalkış yaşanacaktır ancak bunların maalesef ciddi ekonomik maliyeti olacaktır.
Yine küresel piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ettik. Mesela ABD Merkez Bankası FED'in politikalarında yumuşama gördük. ABD'de başlayan iflas furyasının, bankaların batmasının çok önemli olduğunu gördük. Bu 3 banka, kripto para ile işlemi kabul eden bir banka modeliydi ve bu nedenle istifa ettiler çünkü kripto para piyasalarında yaşanan düşüş ile ters durumda kaldılar. Bunun dışında da soruşturma geçiriyordu bankalar ancak günün sonunda devlet sistemi ile kripto paralar karşı karşıya kaldı yine.
ABD'de hazine bakanı çıktı ve dedi ki "Batan bankaları kurtarmayacağız" diye. Bu söylemin altında yatan şey şu, bizim karşımızda kim durursa yalnız bırakırız. Nihayetinde bu 3 banka battı, endişeler hala devam ediyor ve bunun Avrupa ile Asya ülkelerine sıçrama ihtimali çok kuvvetli. Muhtemelen önümüzdeki aylarda hem mevduat, hem bankacılık sistemi ile ilgili tekrar ciddi tartışmalar yaşanacaktır. Yılın gelecek döneminde ciddi soru işaretleri olacaktır.
Yine yılın ilk çeyreğinde, söz verilmiş olsa da EYT ile ilgili çok sayıda bilinmeyen vardı. En düşük emekli maaşı 7500 TL'ye yükseldi. Türkiye'de yeni bir model belirlenmiş oldu ve 40 yaşındaki insanlar artık Türkiye'de emekli olabildi. Bundan sonra da, Nisan ayı itibariyle maaşlarını almaya başlayacaklar.
Fransa'ya baktığımızdaysa, tam tersi olarak 62 yaş sınırının 64'e çıkarılmasıyla alakalı insanların sokaklara döküldüğünü görüyoruz ve Avrupa'da neler oluyor? sorusunu gündeme getirdi. Aynı şekilde İsrail'de ortalık karıştı, yargı düzenlemesi nedeniyle sokaklarda eylemler devam ediyor. Yılın ilk çeyreğini geride bırakırken dünyada sokak eylemlerinin başladığını görüyoruz." dedi.